Thursday 29 August 2013

Aktivite Heyecani


Bugun Palmerston North'daki ilk is gorusmeme girdim. Bir onceki gunlugumde bahsettigim ilk is basvurusu, ilk is gorusmesine donustu. Buraya gelmeden once, is aramaya baslamadan once kendime uc-bes ay zaman ayiracagim ve bu sure boyunca hic is basvurusu yapmayacagim diye soz vermistim. Tam uc ayi doldurmama bir hafta kala, gozume Ozii'nin universitesinde International Office'de goreceli basit bir is icin, bir is ilani ilisti. Incelemeye ve basvurmaya deger diye aklimin bir kosesine not ettim. Uzerine dusununce, tam olarak is degil ama isin otesinde Universite bunyesinde calismak ve calisilacak departmanin International Office olmasi beni heyecanladirdi. Umarim olur ama olmazsa da hic uzulmeyecegim, cunku burada en azindan ilk yil yapilabilecek o kadar cok aktivite var ki. Ornegin gecen hafta Ozii ile beraber, bahcede ve evde sebze meyve nasil yetistirilir konulu workshopa katildik. Bahcemizde tam domates, cilek vs yetistirmeye uygun kucuk bir sera var, ama benim workshopa katilmadan once, bahce isi ile ilgili en ufak fikrim yoktu. Nerden baslanir, ne gerekir, vs..  simdi ise size ana adimlari sayabilirim :) Gozume ilisen diger aktiviteler: dans aktiviteleri, Afrika davulu calmayi ogrenme, dikis, orgu, fotografcilik,... 80bin kisilik kucucuk bir sehirde var olan aktivite sayisi inanilmaz. Her hafta posta kutusuna iki farkli ucretsiz lokal gazete birakiliyor ve bu iki lokal gazetede o hafta var olan tum aktiviteler yer aliyor. Katilmak istedigim aktivitelerle ilgili verilen adrese mail atip, yer durumunu soruyorum ve that's all!

Bugun itibari ile mecburiyetten ara verdigim Fitness aktiviteme de tekrar basliyorum. Step, Zumba ve Centergy siniflarina katilarak baslayacagim. Centergy'i ilk defa duydum, Yoga ve Pilatesin muzik ile yapilan karisimindan olusuyormus. Umarim egzersizleri yaptiran kisinin ingilizcesini anlarim ve herkes saga donerken ben sola donmem :/

Dikis makinamin da dilini cozmeye basladim. Pedalina alismaya basladim. Makinanin pedalini arabadaki debriyaj pedalina benzetiyorum. Oyle iyi kavramak gerekiyor ki az basarsan gaz almiyor, gereginden cok basarsan makina kontrolsuz cok hizli dikmeye basliyor. :) Bu haftaki bir diger buyuk kesfim ise el isi, dikis nakis, resim vs icin malzeme satan bir supermarket, neredeyse Koctas kadar buyuk ve sadece bu isler icin malzemelerle dolu. Iceride en az iki saatimi harcadim. Bir suru kumas, heryer rengarenk, inanilmaz. Orasi bile benim icin basli basina bir cennete donustu. Oradan aldigim sahane kumaslari henuz kullanmaya baslamadim, ya yanlis dikerde kumaslar bosa giderse diye korkuyorum. Haftaya bu korkumu yenerek guzel dikis projelerimi sizlerle paylasmak icin can atiyorum.

Son haftadan fotograflarla yine sizlere veda ediyorum:

Son diktigim oyuncak kuslar

Kapi kolu yakisiklisi

Asik kuslar - Ben & Ozii (soldan saga :))

Spring Gardening Workshop'i baslamadan once

Workshop alani

Workshop'i veren gonullu egitmen

Yine Workshop
Bengu ve Utku'nun evinde, Mico ile beraber

Pazar keyfimizi yaptigimiz bar

Taburelere bayildim

Iki farkli renk, iki farkli zevk :)






Monday 19 August 2013

Dikisli Gunler

Yeni Zelanda'daki hayatimi yazdigim gunlugumde, sadece guzel anilar olsun istiyorum ama hayat her zaman bize guzel anlar sunmuyor. Son on gundur normal rutinime ha girdim ha girecegim derken,  hala giremedim. Isler burada biraz yilan hikayesine dondu. Normal rutinime dondukten sonra yazmayi planladigim gunlugumu daha da bekletemedim. Bu gunluk benim icin beni/bizi ailelerimize ve dostlarimiza yaklastiran bir arac oldu. Facebook, whats app, viber da var, hatta belki daha kolay ulasilabilir araclar ama bu gunluk ile asil ulasmak istediklerime, asil anlatmak istediklerim ile ulasiyorum. Yazdikca icimdeki duygusal yogunluk yatisiyor ve bir sonraki gunluge  kadar tekrar doldurabilecegim birseye donusuyor.

Gecen hafta ilk defa dikis makinemi calistirmam ile beni bir dikis cilginligi sardi ki sormayin. Yemiyor icmiyor ne diksem, nereden baslasam diye dusunuyorum. Anlatimi biraz abartmis olabilirim ama dikise baslayinca gercekten yemeyi, tuvalete gitmeyi, kendime sicacik bir cay koymayi unutuyorum. Sonra aklima geliyor, ben hayatimi sirf bu nedenle degistirmemismiydim. Calisma hayatimda boyleydi, ise basladim mi baska birsey dusunemiyordum. Yine ayni seyi yasamamak icin kendimi bugun itibari ile terapiye aldim. Kendi kendime "dikis bir hobi, zevkli hale getir, muzik ac, cayini koy ve sadece zevk al" diyorum ve bugun itibari ile uyguluyorum :) Bugun sakince kalktim, kahvalti bile yapmadan salona kosmadan once, evi toparladim - sildim & supurdum - cayimi koydum, ekmegimi kizarttim, televizyonu actim ve simdi de blogumu yaziyorum. Yazim bitince, yine terapime uyacagim ve ikinci bardak cayimi alip, once bir on arastirma yaptiktan sonra sakince dikise koyulacagim. On arastirma dedim cunku haftasonu yaptigim fil ve makasligin ardindan ucuncu calismam olan baykus beni tam bir hayal kirikligina ugratti. Kendimden o kadar emin baslamistim ki, parcalarimi tek tek ozenle hazirlamis ve parcalari kendi icinde de guzelce dikise hazir hale getirmistim. Ne olduysa kucuk parcalari yani goz, burun, kanat gibi detaylari, baykusun govdesi icin sectigim kumasa dikmeye baslayinca oldu. Keceden olusan gozlerden birini kumasa dikerken, isler iyi gitmedi ve kumas buzustu. Digerinde de ayni seyi yaptim ama kumas buzusmedi. Nedenini bilemedim, iste bugunku on arastirmam da, nedenlerini arastiracagim. Acaba keceyi kumasa dikerken neye dikkat etmeli? Dikis hayatimi kolaylastiracak bu detaylari bir an once ogrenmeliyim, yoksa baslayip da istedigim gibi bitiremedigim isler benim moralimi bozmaya devam edecek. Bozmamali aslinda degil mi ne de olsa bu bir hobi :) Varsin o kadar para verdigim kumaslar heba olsun nolmus ;P

Gunlugumun bu bolumunu bitirmeden once kucuk bir bilgi daha, is aramaya basladim ve ilk is basvurumu yaptim. Sadece para kazanmaya ve bir sonraki hedefime yaklastirabilecek bir is basvurusu oldu ya bakalim. Olumlu sonuclanirsa, isin ne oldugunu ve bu isin beni nasil bir sonraki adima yaklastiracagini sizlerle paylasacagim.

Yine fotograflarla gunlugumun ozeti:




Monday 5 August 2013

Esyalarin gelmesi ile baslayan yogunluk

Tam bir hafta once bugun esyalarimiz geldi. Esyalar gelmeden bir gece once beni bir huzun basmisti ki sormayin. Daha onceleri de yurtdisinda kisa sureli yasamistik, yanimiza giysilerimiz disinda hicbirsey almamistik. Cunku geciciydi, cunku kisa sureliydi. Burada ise durum farkli, zaten bildigim ama herhalde inanmak istemedigim, bu diyarlarda uzun sureli kalma dusuncesinin su ana kadar ben hep uzerini ortmusum, esyalarin gelmesi gercegi ile bu dusunce bir anda su uzerine cikti ve bende kisa sureli Pazar depresyonuna sebep oldu. Dip not Pazarlari zaten genelde motivasyonum dusuk oluyor, sebebi ise sosyal medyada paylasilan Cesme cogunluklu deniz fotograflari. Simdilik hayatimdan bir yaz eksildi ama Ocak ayi ile baslayan donemde hayatimdaki yazlari ikilemeyi dusunuyorum.

Esyalara ve Pazartesi gunune donecek olursak, cok yogun bir gundu. Ozii ile erkenden kalktik ve kamyonu beklemeye basladik. Bir saat gecikti ve dokuz bucuk gibi geldi. Bu sefer biz de bir bayram havasi. Esyalar bir bir kamyondan indirildi ve iki kisi tarafindan eve ve ilgili odaya tasindi. Baslarinda bir de kolu kirik sefleri oldugunu iddia eden, hiphop tarzi giyimiyle dikkat ceken bir genc de vardi. Sef mef ama alcili kolu ile kutulari acmaya yardim etti. Ozii'nin dersi oldugu icin, ogleye dogru evden cikti. Ozii'nin gitmesi ile esya koli listesini ben devr aldim ve abileri odalara yonlendirmeye basladim. " Numberrrr 45, kitchenware, to the kitchen please :)"

Esyalar tasindiktan sonra bu iki abi salonda yere oturup Ikea kutuphanelerinin montaji ile ilgili kafa yormaya basladilar. Cok degisik bir is bundan sonrasi. Demonte gelen, belki daha once hic rastlamadigin sekilde tasarlanmis mobilyalari monte etmeye calismak. Kutuphaneyi yapmalari bir saatlerini aldi diyebilirim. En cok da yatagi monte ederken zorlandilar. Bu arada hos bir detay oldu ve kapimiz calindi. Bilin bakalim kim kapidaki? Shelly teyze tabii ki, elinde de kendi yaptigi cikolata soslu kek :) tam da bize yardima gelen Utku ile ne yesek diye dusunuyorduk. Zamanlama muthis. Konudan konuya atlamak boyle olsa gerek ki Shelly teyzenin tabagini bos geri goturmedim tabii ki, sonunda burada bulabildigim irmik ile sutlu irmik tatlisi yaptim. Yummy :) Konumuza donecek olursak esyalar monte olurken Utku abilerle birlikte butun ogleden sonra calisti, biz de Bengu ile bizim camekanda icimizi isitan hatta yakan gunes esliginde derin muhabbet ettik. Pek keyifliydi. Hava kararmaya yakin hala is bitmemisti ki iki abi gitti, iki yeni abi geldi isi bitirmek icin. Bu sirada ortalik karisti cok, Ozii geldi, benim sanirsam tansiyonum dustu acliktan, sonra pizza soyledik, geldi, hep beraber yedik, bu sirada abilerle muhabbet ettik, sonra bir sekilde esyalar tamamlandi, kutular atildi, derken bitiverdi. Sonrasinda ise abileri ugurladiktan sonra Bengu ve Utku ile beraber film keyfi yaptik. Gun sonunda yorgunluktan oluyordum. Bu arada hep abiler dedim ama sanirsam cogu benden kucuktu :) bir de bu abilerin yani sira " finishing touch ladies' vardi. Bu teyzemlerde kakara kikiri kutulari bosaltip, ozellikle mutfak esyalarini yerlestirdiler. Fena da olmadi, en azindan kutular acilmis oldu.

Sali gunu yogunluk tam gaz devam etti. Bu sefer yine bir iftar yemegi icin Wellington'a dogru yola ciktik. Yol arkadaslarimiz, bizi etkinlige davet eden Faruk ki onun arabasi ile gittik ve bir de burada doktora yapan genetikci Ibrahim'di. Etkinligi merak edenler icin etkinlik Yeni Zelanda Parlementosun'da yani Meclisinde iftar yemegiydi. Ben en cok Konsolos ile tanisacagim icin yemege katilmak istemistim, nitekim de tanistik. Karizmatik, tam Burokrat, bakimli mi bakimli bir bayan. Ayakustu tanistik, konustuk. Sonrasinda masadaki Hristiyan dini temsilcileri, Pakistanli aile ile kisa sureli muhabbetler dondu. Bir ara bir Yeni Zelanda milletvekili hosgeldiniz diye yanimiza geldi. Auckland'dan Turkler ile tanistik. Bir tanesi benim gibi Dokuz Eylul Matematik mezunuydu ve burada senelerdir matematik ogretmenligi yapiyor. Bir digeri de Ozan'in bolumundan Aucklan kampusunden bir hoca. Etkinlik sonrasinda biraz yemeklerin kotu olmasindan kaynakli hayal kirikligi ile eve donduk. Gunun en onemli olayini nasil da atladim, bugun Ozii'min dogum gunuydu. Sabahimiz dogum gunu kutlamasi ve zamanlamasi muthis olan hediyesi ile gecti.

Bir diger yogun gun de Carsambaydi. Sabah hemen yerlesme calismalarina basladim. Henuz elektrikli esyalar (buzdolabi, vb.) icin donusturucu fis almadigimiz icin mutfaga giremedim, camasir yikayamadim. soyle bir salona ceki duzen verdikten sonra ogleden sonra Haticeler geldi. Evi biraz gosterdikten sonra beraber karnimizi doyurmak icin Eminem'e gittik. Sonrasinda da iki bucuk aylik Turkiye tatilleri icin Haticeleri havaalanina biraktik. Sagolsun bu surecte arabalari bizde kalacak. Bizim icin oyle guzel bir nimet ki anlatamam. Kucuk bir ulke oldugu icin toplu tasima kavrami cok zayif. Altimizda araba da olunca hemen donusturucu ihtiyacimizi gidermek uzere alisverise gittik. Gunu de tamamlamis olduk.

Temizlik ve yerlesme isi Pazar aksama kadar surdu ve su an dekorasyonu icimize sinen evimizin keyfini cikariyoruz. Evde isleri bitirmis olmamin verdigi huzur ile bugun Ozii ile universiteye gittim ve dersine girdim. Cok keyifli bir ders izledim. Ogrenci olasim gelmedi desem yalan olur.

Evin disini paylasmistim, simdi evin icinden panaromik fotograflarim ile ve birkac haftaya ait diger fotograflar ile gunlugumu bitiriyorum.

Ozii'nin sinifi
Parlemento'da Iftar

Evin en sevdigim odasi - Yasam alanimiz - THE LOUNGE :)

Burada lux takiliyoruz. Ebeveyn banyolu yatak odamiz. My Precious!! Degerlimisss!!

Mutfagimiz

Ozenle dekore ettigim, her karesi bizi yansitan kose!!

Shelly teyzenin hediye ettigi cicege gozum gibi bakiyorum :)

En sevdigim alanlardan. Laundry! Turkiye'de de her evde Camasir alani ayri olur mu acaba?

Yatak odasina sigamadigimiz icin giyinme odasi ayri oldu. Bir oda bosa gitti ama neyse.

Bu da pek islevsiz, calisma masamiz. Islevsiz cunku soguk oda