Wednesday 25 September 2013
Ani Yasamak
Thursday 12 September 2013
Aktivitelerle gelen yogunluk
Izlenimlerimi ayri bir blog sayfasinda paylasacak oldugum, muhtesem Wellington gezisi sonrasi guzel bir yogunluk icine girdim. Yeni seyler ogrenme, ogrendiklerimi pekistirme, yeni projeler, yeni dostluklar... Zaman resmen burada da oyle hizli akmaya basladi ki tutabilene ask olsun.
Yogunlugum Pazartesi gunu pamuk gibi bir ninenin evimize ziyareti ile basladi. Mrs Hingston, SuperGrans dernegi icin gonullu calisan ninelerden bir tanesi. Bana onumuzdeki surecte orgu ormeyi ve bahce ile ilgili bildiklerini ogretecek. Bana dedim ama aslinda bize, yalniz degilim, ki bu da cok hosuma giden bir ayrinti. Orgu ve dikis aktivitelerine Bengu ile birlikte katiliyoruz. Ilk orgu dersimiz temel orgu adimlari ile basladi ve su an bir ters bir duz pekistirme calismalarima son surat devam etmekteyim, oyle ki son uc gecedir yatmadan once yatakta telefonumu kurcalamak ya da kitap okumak yerine orgu oruyorum. Birkac sirayi ormeden uyumak icime sinmiyor. Sonra bir de orgu denen kavrami ve is kolikligimi dusunuyorum. Baslamasam daha mi iyiydi? Benim icin bitmesi gereken yapilacak bir is oldu ve kafami surekli mesgul ediyor. Orgu dikisten daha farkli, dikis daha hizli ilerliyor ama orgu cok emek istiyor. Sanirim sise takili yumak oldukca benim daha cok uykularim kacacak :) Super ninemize donecek olursak, kendisinin tam olarak, emekli olmadan once ne isle mesgul oldugunu ogrenemedik ama Piano caliyormus, belki de meslegi buydu ama mutevazi davranip sadece caldigini soyledi. Bakalim belki ilerleyen gunlerde onun sorularindan arta kalan zamanda, bizim de ona birkac soru sorma sanisimiz olabilir. Dedesi ya da babasi Canakkale'de 1. Dunya savasinda savasmis, zor zamanlar olarak ifade etti. Kendisi de 1997'de Canakkale'yi ziyaret etmis. Ben bunu duyunca heyecanla ben Canakkale dogumluyum dedim ki bu ani buraya geldigim andan beri bekliyordum, ama maalesef kadin pek de sallamadi :) Demek ki pek de bir karizmasi yokmus, hihi... Bu nine sadece yarim saat kaldi ve saati dolup da SuperGrans'lardan Debbi onu almaya gelince apar topar kalkti. Hatta koridorda gordugu Kizilderili tablosunda yazanlari merak etti, tam Bengu cevirecekti ki, neyse bir sonrakine ogrenirim dedi. Super nine sozcukleri bogazimiza dizdi ve gitti. Gunun geri kalani Bengu ile sicak cay esliginde muhabbet ederek (bir yandan da bir onceki gun yapmis oldugum ve ilk denemem olan tatsiz tuzsuz ve sert mayali pogacami yiyerek), Ozii ile cilginca alisveris ederek (cilginca diyorum cunku 3-4 Gida marketinden, onceden yapmis oldugum listede ki bulunmasi pek de kolay olmayan urunleri arayarak gecti, mesela misir nisastasi, hadi misir unu var da once bir nisasta ne demek onu kesfetmemiz gerekti, tabii ki bulamadik, neyse ki pirinc unu cikti karsimiza) ve cilgin alisveris sonrasi Centergy fitness sinifina katilarak gecti. O alisveris yorgunlugu uzerine benim spora gidisim Ozii'nin gozlerini yasartti. Eve dondugumde yaptigim ilk sey orgu ormek oldu.
Bir diger gun yine evimi baska bir Super nine senlendirdi. Bu nine de bana dikis ogretecek, pardon bize! Ninem cok tatliydi, digerine gore daha pamuk, daha nine. Kendisinden daha cok bahsetti, bizi merak etti etmesine ama cekinerek sordu hep sorularini :) cok tatliydi ya; konusmasi, tavirlari, gulusu herseyi ile harikaydi. Once makinanin basina oturduk, aslinda makinaya ipi nasil gecirmemi biliyor olmama ragmen, ninem bastan anlatti herseyi, ilk dersimizde benim talebim uzerine fermuar dikmeyi ogrendik. Ayrintilarini Fancy Crafts For All adli Facebook sayfamda ilk yaptigim yastigin fermuar kismini dikerken paylasacagim. Bu nine bizimle bir saat kaldi ve keyifli bir saat gecirdik, kah hali uzerinde kumas kestik, kah kumaslari igneledik. Ninem kare kesmeye calisti ama bir kare bu kadar diktorgen olamazdi :) Kare kesmenin kolay yolu iki ucu ucgen yaparak bir araya getirmek degil midir? Ninem iki ucu yine dikdortgen yaparak bir araya getirdi, goz karari kare olur sandi ama olmadi. Ninem dikisi okulda ogrenmis ve sanirim 50 yildan fazla suredir dikis dikiyor. Dikis makinesi 40 yillik ve makaslari dokum demir makas. Makinesi bozuldukca tamir ettiriyor ve tabii ki makinasi sadece duz dikebiliyor oyle bas pedala cicek yapsin, bas pedala sekil yapsin yok :) Gider ayak da gonullu calistigi baska bir dernekten basedip, o dernege basislanan kumaslarla diktigi kirik beyaz, omuzlari ve yakasi dantel islemeli cocuk elbisesini gosterdi, cok eski duruyordu ama cok begendim. Nine'yi ugurladiktan sonra bizim icin yine Cay keyfi. Gunun en sevdigim ani oldu benim icin. Yine Bengu ile guzel muhabbet ve sonrasinda bu sefer kendimizi dikise verdik. Bengu ilk defa dikis makinesinin basina gecti ve getirmis oldugu kullanmadigi yogan kilifinin en sevdigi yerinden orguna ortu yapti. Dikis makinasi mucizevi birsey, bes on dakikada kumaslar harika ortulere donusebiliyor. Gunun devaminda bize bir uyku coktu ki, Bengu'yu gecirdikten sonra hic sevmedigim ogleden sonra uykusuna yenik dustum. Bir saat sonra Ozii'nin kapi calisi ile sicrayarak uyandim ki kapiya gittigimde kim oldugunu gorebilmek icin kapiya yapismam gerekti. Ayildiktan sonra mutfaga gectim ve Carsamba gunku yemek davetim icin kollari sivadim. Isim bittikten sonra gecenin bir diger zevkli bolumu basladi, Bengu ve Utku ile cok keyifli muhabbet ettik. Film izleme niyetindeydik ama muhabbet pek guzel olunca film bu geceye kaldi :)
Vee Carsamba, buyuk gun, misafirlerim geliyor... Misafirlerim daha onceki gunluklerde de yazdigim buradaki bir Turk aile. Ailecek Cafe Emine'm isimli bir restoranti isletiyorlar. Turan Abi, Zeliha Abla, Emine, Yaver, Burak ve Erdogan. Emine ve Yaver kardes, Burak ve Erdogan'da sirasiyla Zeliha Abla ve Turan Abi'nin yigenleri. Yemege Turan Abi ve Zeliha abla ile basladik. Carsambalari kendilerine izin verdikleri icin restoranttan daha erken cikabiliyorlarmis. Iyi ki de cikabiliyorlar, ve iyi ki de geldiler. Yemek cok keyifli gecti, gerci yaptigim yemeklerin lezzetli oldugunu soyleyemem ama mezelerim fena sayilmazdi :) Ilk defa Izmir kofte denedim firinda, saglikli olsun diye onceden kizartmadim, iyi ki de kizartmadim kofteler harika olmustu ama patatesler icin ayni seyi soyleyemeyecegim. Patatesleri kizartmadan kofte ile ayni anda firinda pisirmenin bir yolu var midir acaba? Iyi kotu karnimizi doyurduktan sonra, keyifli muhabbet ve Turan Abi'nin yazsak kitap olacak Zara anilari esliginde Turk kahvelerimizi ictik. Buradaki ilk Turk kahvemiz. Sali gunku cilgin detay alisverisimizde bulduk kahveyi, Kurukahveci Mehmet Efendi :) yanina bir de Lokum aldik, o da Aydin'an gelmis. Kahveler icildi, caylar icildi, muhabbet genclerin de bize katilmasi ile iyice senlendi. Ozii gitari da alinca eline sarkilar, turkuler :)
Bugunku yazimi fotograf ile taclandiramiyorum, umarim anlatimim fotograf gibi olmustur.
Sevgiler...