Sunday 28 July 2013

Yeni Zelanda'da Ramazan

Ozan ve benim icin Ramazan dini bir olgudan ote kulturel bir olgu :) Ailelerin iftar vakitlerinde bir araya geldigi, guzel yemeklerin yenildigi yilin belli bir bolumu ve bu gelenek bizim icin dunyanin bir ucunda hala devam ediyor. Ailelerinden uzakta bu diyarlarda yasayan bizler ve tanistigimiz aileler iftar yemekleri ile bir araya geliyoruz.

Ilk iftar bulusmasini, buranin unlu Turk restorani Halikarnas'ta Faruk ve Hatice ile yaptik. Restoran'in sahibi Hamit Bey'in bizim icin sectigi menu esliginde guzel bir yemek yedik. Ikinci iftar bulusmasini yine Hatice ve Faruk ile, bu sefer Hatice'nin hazirladigi ve tabagimin ancak yarisini bitirebildigim cook lezzetli yemekler ile yaptik. Yemekte bizim disimizda burada okuyan ve doktorasinin ilk senesinde olan Ibrahim de vardi. Muhabbet keyifliydi, saatin nasil gectigini anlamadan gece yarisina dogru ancak masadan kalkabildik.

Sanirim burada benim icin iftari ozel kilan sey, yemek sonrasi ikram edilen caylar :) Biz henuz caydanligimiza kavusamadigimiz icin son iki aydir malum sallama cay iciyoruz :/

Bir diger iftar yemegimizi dun Wellington'da ilk defa tanistigimiz yine bir Turk :) ailenin evinde yedik. Bizi buraya yine Hatice'ler davet ettiler, onlar da olmasa bu guzel sofralardan ve yemek sonrasi cay keyfinden mahrum kalacaktik. Kendilerine bu platformda bir kez daha tesekkur etmek istiyorum.

Dunku Wellington ziyaretimiz once kucuk bir sehir turu ile basladi ve sonrasinda "National Museum" u ziyaret ettik. Muze hem buyukler hem kucukler icin cok etkileyici. Sahsen muze gezmekten sikilan bir insan olan ben kendimi kaybettim. Gerci kaybetmisligim muzedeki ilginc eserlerden ve bilgilendirmelerden kaynakli degildi. Ben etraftaki isiklandirmaya bayildim. Muze dun benim icin vizorun arkasindan gordugum muhtesem isik cumbusuydu :) Burasi sanirim 3-4 katli bir yermis, biz hizlica ilk iki kati gezebildik. Muze'de cektigim fotograflar ile gunlugumu bitirmek istiyorum. Son olarak bir dip notum var, o da bu aksam da dorduncu iftar yemegimizi yine Hatice ve Faruk ile Eminem adli Turk restoranin sahipleri ile birlikte yiyecegiz :) yasasin yemek yemek!


Ozii zaman makinesinin basina gecmis o cok istedigi 70'lere donmeye calisiyor :) Bebegim aman dikkat 70'ler derken Dinozorlar cagina gitme emi!




Nam-i deger KIWI :)









Disarida fotograf cekemedigimiz icin az da olsa Deniz'i sizlere gostermek istedim. Tasman Denizi - Yeniz Zelanda ile Avustralya arasinda kalan deniz.

Sol bastan; Yusuf (Nam-i deger Mishi), Ozii, Hatice, Faruk, Emre

Wellington'daki ailenin muhtesem manzarasi.


Thursday 18 July 2013

Pazar Yürüyüşü

Pazar günü hava pek de güzel değildi, havaya rağmen yakınımızdaki Esplanade parkına yürüyüşe gittik. Hava kapalıydı ama en azından sağanak yağış durumu yoktu. Hafif çiselemece. Önce parka yakın yüzme havuzu & fitness kombinasyonunun olduğu Lido Aquatic adlı mekana gittik, ücretini öğrenip etrafa bakındık. Fitness bölümü oldukça sıkışık ama Ozii yüzmek istiyor, o nedenle Lido'ya kayıt olmaya karar verdi. Günlerden Pazar olduğu için içerisi çok kalabalıktı, her yer hoplayan zıplayan, kaymamaya çalışarak koşmaya çalıştığını sanan veletler ile doluydu.

Lido'dan çıkıp parka girdik. Her yer yemyeşil, muhteşem. Sonbahar geçmiş ve karakış gelmiş olmasına rağmen renkler inanılmazdı. Yeşiller, ara ara morlu pembeli çiçekler, kızıl renkli ağaçlar, hatta fosforlu yeşil çimler. Ağaçların arasından nehire kadar indik. Nehir pek güzel gözükmüyordu; hızlı, kızgın ve kahverengiydi. Pek davetkar değildi anlayacağınız. Biz de nehir kenarında yürümek yerine ağaçların arasına tekrar daldık. Farklı farklı patikalar var, ara ara gezi treni yolları. Epey gezindikten ve fotoğraf çektikten sonra içimizi ısıtacak kahvemizi içebileceğimiz yer var mı diye hayal kurarken, meydan gibi küçük bir göletin olduğu bir alana çıktık ve bingooo çok sevimli bir Cafe, tam karşımızda. İçeri girdik, tam da şömine görünümlü gazlı ısıtıcı yanındaki masaya yerleştik. Güzel kokulu "flat white" kahvemizi içtik ve bir çeşit kekimizi keyifle yedik.


Şimdi sizi çektiğim fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum;
















KORKUNÇ OZAN BAKIŞI

KORKUNÇ OZAN BAKIŞINDAN ÇEKİNEN DENİZ

EVİMİZ - 3A WORCESTER


BAHÇEMİZDEN...



Wednesday 10 July 2013

Kış Modu

Neredeyse bir haftadır evdeyiz. Hava soğuk ve kapalı. Üzerimize bir kış rehaveti çöktü ki sormayın. Kendimi motive etmek için bolca ilk baharın ve yazın hayalini kuruyorum. İnsanlardan duyduğum ve internetten arastirdigim kadariyla inanilmaz yerler var gidilecek.
Napier'da sarap baglarini ziyaret etmek, yine Napier'da Art Deco festivaline katilmak, Taupo golunde yuzmek, Guneyde penguenleri gormek, sahile gidip cilgin pasifik dalgalarinda yapilan surfu izlemek, hobbit koyune gitmek...
Bunlar ki bir cirpida aklima gelenler.
Gerçi daha hemen yakinimizdaki Esplanade parkina bile gidemedik. :(
Neyse bu kadar karamsarlik yeter.
Ozii'nin ilk dersine de cok az kaldi, 5 gun sonra ögrencilerine kavusacak  ve karizmatik, cool tavirlariyla etkileyecek ögrencilerini :)
Hayat nerede olursak olalim devam ediyor.
Güzel günler bizim olsun eyy dostlar...

Friday 5 July 2013

NZ Saglik Sistemine Kayit

Bugün Yeni Zelanda saglik sistemine kayit olduk. Aile hekimimiz, buradaki kisaltmasi GP'miz Güney Afrikali genc bir bayan, ismi Lynn Dawber :) cok tatli ve ilgili bir kisi. Bizi icinde oldugumuz sureclerle ilgili bilgilendirdi. Eve geldikten sonra internet sayesinde Lynn ile ilgili detaylara daldik. Kiwi ile evli oldugundan, iki cocugu olduguna, gecen senelerde Cayman adalarinda yasadiklarina, burayi kardesi orada yasadigi icin sectiklerini ve cocuklar okula baslamadan boyle bir degisikligi yasamak istediklerini, bu sirada kocasinin calismayip cocuklara baktigi, cocuklari tropik plajlara goturdugu gibi detaylari elde ederek yeni doktorumuzu icsellestirdik. Internet cok feci bir sey kiminle ilgili ne detaylarin saklandigi inanilmaz. Mesela ben doktorumuz ile bilgilere googledaki yaptigim isim aramasinin dorduncu sayfasinda ulasabildim.

Sakin bir Cuma aksami geciriyoruz,  haftasonu icin bir planimiz da yok. Haftaicini de evde gecirdikten sonra  sanirim bana basmaya basladi. Acil plan yapmaliyim umarim hava gunesli olur.

Tuesday 2 July 2013

Rutinlerimiz

Hayat bizim için Palmerston North'da da rutine girdi. Hafta içi sessiz ve sakin geçiyor. Ozii her sabah 8-9 gibi otobüsle üniversiteye gidiyor. Eve 4-5 gibi dönüyor. Cumaları ya da bir gün evden çalışmayı planlıyor ya bakalım başarabilecek mi. Ben ise biraz rölantideyim; kitap okuyorum, spora gidiyorum ve tabii ki evin temel ihtiyaçları ile ilgileniyorum :). Değişik heyecanlar ve keşifler içindeyim. Aslında daha çok dışarıda zaman geçirmek istiyorum. Sokakları ve dükkânları keşfedip, fotoğraf makinemi denemek istiyorum ama  hava soğuk ve rüzgârlı. Son birkaç gündür de üzerimde bir kırıklık var. Heyecanıma kapılmayıp bu haftayı sakin ve evde dinlenerek geçirsem benim için çok daha iyi olacak. Geceleri ise film veya dizi keyfi; ilk haftamızda henüz internetimiz olmadığı için elimizde olanlar arasından Harry Potter'ı seçtik ve hafta sonu bitirdik. İnternetimizin de gelmesi ile bu hafta Game of Thrones son sezona başladık. Şimdiden 5. bölüm bitti.

Bu hafta sonu yine çok yoğun geçti. Her Cuma Ozii'nin saat 4'de reading group toplantısı oluyor, hem de Rosie O' Gradys isimli Irish Pub'da. Bu Cuma ben de toplantı sonrasında, önceden planladığımız Cuma akşam yemeği için, mekâna gidip Ozii ve Kanadalı çift ile buluştum. (Emily ve Mike) Mike aslen Yeni Zelandalı, ama ailesi yıllar önce Kanada'ya yerleşmiş ve halen orada yaşıyorlar. Neden Palmerston North'a gelmişler derseniz, Kanada'da da işsizlik bir sorun haline gelmiş ve İngilizce konuşulan dünyadaki sınırlı sayıda ülkenin arasından en azından Mike'ın ablası Yeni Zelanda'da ve hatta Palmerston North'da diye burayı tercih etmişler. İyi ki de etmişler, yaşı yaşımıza uygun ve kafa dengi arkadaşlar :) Emily'de Ozii gibi Lecturer olarak başlamış Massey'de. Birlikte, Ozii ile daha önce gözümüze kestirdiğimiz şık bir mekâna gittik ve güzel bir akşam yemeği yedik. Haa yemekleri beğendin mi diye sorarsanız kötü bir tercih yapmışım ama ortam çok güzeldi. Sıcacık şömine başı! Aslında canlı müzik de varmış saat 9'dan sonra ama bizim yemek çoktan bittiği için müziği bekleyemedik. Sonrasında bize geldik ve Şarap içtik. Evdeki ilk misafirlerimiz! Sakin bir Cumartesi sabahından sonra, geldiğimiz ilk günden beri bize oldukça destek olan ve bizi hiç yalnız bırakmayan Türk aile Hatice ve Faruk ile buluştuk, yani bir hafta sonu klasiği olarak evlerine gittik. Hatice bize yine Pişi yapmıştı, yine yazdım çünkü ilk hafta sonumuzda da Pişi yemiştik ve inanılmaz mutlu olmuştuk. Pişi ve çay, yuppii!! Muhabbet de keyifli, hem yeni yaşamımıza dair genel bilgiler alıyoruz, hem de Ozii Üniversite ile ilgili ve kariyeri ile ilgili bir sürü tüyo alıyor. İyi ki varlar :) İki de çok tatlı çocukları var. Emre ve Yusuf. Yusuf'un Mişi'si ve Mişiya'sı yani Emre'ye göre "Baby language'de örümcek ve örümcek adam" demek :) hayatımıza giren yeni kelimeler. Özellikle İngilizce yazıyorum, çünkü çocuklar İngilizce ifade ediyorlar kendilerini :) Güzel bir Cumartesi'den sonra yoğun ve ayaklarımı üşüttüğüm bir Pazar'a uyandık. Ozii'nin iş arkadaşı ve mentoru Andrew'un çocuklarının ortak doğum günü partisine gittik. Gitmek için ise Pazar sporu yerine geçecek bir mesafe katettik hem de yürüyerek (3.4 km tek yön :))Çok kalabalık bir partiydi. Andrew'un anne ve babası, eşi Anna'nın babası ve babasının kız arkadaşı, biz ve diğer çocuklu aileler. Bir sürü çocuk, her yaştan, kızlı erkekli. Ama biri vardı kiii Page :) benim favorim oydu :) Andrew'un ufaklıklar da çok tatlı, özellikle Ben (erkek ve büyük olan) aramızda inceden bir samimiyet oluştu :) Kız olan Liz daha bir yaşına bastı. Partiden bir sonraki programımıza uyabilmek için biraz erken ayrıldık. Yine 3,4 km yürüyerek önce alışverişe gittik, sonra da komşumuz Bruce amca ile Shelly teyzeyi ziyaret ettik. Shelly teyze evde yokmuş, ama Bruce amcanın dediğine göre biz geleceğiz diye evi toparlamış :) çok şeker bir çiftler. Shelly teyze hemşire, Bruce amcanın ise ulaşım ile ilgili kendi şirketi var ki detayını anlattı ama anlayamadım. Onlardan da eve dair ve burada yaşama dair tüyoları aldıktan sonra eve döndük ve sakin bir hafta içine uyandık. 

Bugün ve yarın aklım hep İzmir'de önce Engin'imin mezuniyeti var, sonra da Onurkuş'un :) İkisi de derece ile bitiriyorlar bölümlerini. Sizlerle gurur duyuyoruz :) Mezuniyetlerinizde fiziki olarak yanınızda olamadık ama diğer tüm mutlu günlerinizde yanınızda olacağız. Ayrıca Engin'imin bugün işinin ilk günüydü, umarım iş hayatında çok mutlu olur. Sizi çok seviyoruz.